Cumhuriyet gazetesinde personel ayaklandı. Gazete yönetimi fena halde paniklemiş durumda! İşte detaylar...
Cumhuriyet gazetesinde ortalık karıştı! Gazetede sigortasız çalıştırılan muhabirler ayaklandı, dava açma kararı aldı.
Ayaklanmanın ardından Cumhuriyet yönetimi büyük panik yaşadı; şimdi çalışanları davadan vazgeçirmek için ikna turları düzenliyor.
Gazetenin sadece İstanbul merkezinde 35'den fazla kişinin 5 yıldır sigortasız çalıştırıldığı ortaya çıkmıştı.
20.08.2010
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=317207
20 Ağustos 2010 Cuma
MHP Referandumda Havlu Attı!
Devlet Bahçeli'nin sıcakları bahane ederek referandum çalışmalarını TV'den sürdüreceğini söylemesi, AK Partili vekillerin diline dolandı!..
AK Parti Konya Milletvekili Özkan Öksüz, 12 Eylül'de yapılacak referandumla ilgili MHP ve CHP'nin Konya kent merkezinde miting düzenlemediğini, küçük beldelerde dolandıklarını söyledi.
Öksüz, “MHP havluyu attı. Şu an da meydanlardan çekildi. Neyi bahane etti, ‘Efendim oruç var, sıcaklık var’. Bizde de sıcak var, oruç var. Neden çekildi havlu attı. Mitinglere kimse gelmedi” dedi.
AK Parti Konya Milletvekili Özkan Öksüz, partisinin il başkanlığı binasında basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında 1961 ve 1982 anayasalarının darbe mahsulu anayasa olduğunu ifade eden Özkan Öksüz, 12 Eylül’de yapılacak referandumda ‘hayır’ oyu kampanyası başlatan muhalefet partilerini eleştirdi. Öksüz, şunları söyledi:
MİTİNGLERE KİMSE GELMEYİNCE MHP HAVLU ATTI
“Şu an CHP ‘hayır’ kampanyası yapıyor. Peki TBMM’de CHP neden ‘hayır’ oyu vermedi. Kendi milletvekillerine güvenmedi herhalde. Kendi milletvekillerine güvenmeyen bir parti, bugün halktan ‘hayır’ oyu istiyor. Konya'ya da geldiler. Fakat bu liderler, Konya”nın içine gelemedi. Konya'nın çevresinde dolandılar. Küçük beldelerinde dolandılar. Hem MHP, hem CHP lideri Konya'da bir miting yapma cesaretini gösteremedi. Şimdi biz dolaşıyoruz, şu an da MHP havluyu attı. Meydanlardan çekildi. Neyi bahane etti, ‘Efendim oruç var, sıcaklık var’. Bizde de sıcak var, oruç var. Neden çekildi havlu attı? Mitinglere kimse gelmedi.”
Milletvekili Öksüz’ün beyaz gömlek yerine çizgili bir gömlek tercih etmesi dikkat çekti. AK Parti, referandum çalışması sırasında beyaz gömlek giyilmesinin tercih edilmesi yönünde karar almıştı.
17.08.2010
Bahçeli tabana küstü.
MHP Referandumda Havlu Attı!
AK Parti Konya Milletvekili Özkan Öksüz, 12 Eylül'de yapılacak referandumla ilgili MHP ve CHP'nin Konya kent merkezinde miting düzenlemediğini, küçük beldelerde dolandıklarını söyledi.
Öksüz, “MHP havluyu attı. Şu an da meydanlardan çekildi. Neyi bahane etti, ‘Efendim oruç var, sıcaklık var’. Bizde de sıcak var, oruç var. Neden çekildi havlu attı. Mitinglere kimse gelmedi” dedi.
AK Parti Konya Milletvekili Özkan Öksüz, partisinin il başkanlığı binasında basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında 1961 ve 1982 anayasalarının darbe mahsulu anayasa olduğunu ifade eden Özkan Öksüz, 12 Eylül’de yapılacak referandumda ‘hayır’ oyu kampanyası başlatan muhalefet partilerini eleştirdi. Öksüz, şunları söyledi:
MİTİNGLERE KİMSE GELMEYİNCE MHP HAVLU ATTI
“Şu an CHP ‘hayır’ kampanyası yapıyor. Peki TBMM’de CHP neden ‘hayır’ oyu vermedi. Kendi milletvekillerine güvenmedi herhalde. Kendi milletvekillerine güvenmeyen bir parti, bugün halktan ‘hayır’ oyu istiyor. Konya'ya da geldiler. Fakat bu liderler, Konya”nın içine gelemedi. Konya'nın çevresinde dolandılar. Küçük beldelerinde dolandılar. Hem MHP, hem CHP lideri Konya'da bir miting yapma cesaretini gösteremedi. Şimdi biz dolaşıyoruz, şu an da MHP havluyu attı. Meydanlardan çekildi. Neyi bahane etti, ‘Efendim oruç var, sıcaklık var’. Bizde de sıcak var, oruç var. Neden çekildi havlu attı? Mitinglere kimse gelmedi.”
Milletvekili Öksüz’ün beyaz gömlek yerine çizgili bir gömlek tercih etmesi dikkat çekti. AK Parti, referandum çalışması sırasında beyaz gömlek giyilmesinin tercih edilmesi yönünde karar almıştı.
17.08.2010
Bahçeli tabana küstü.
MHP Referandumda Havlu Attı!
Etiketler:
Devlet Bahçeli,
Haber,
MHP,
Referandum
Ke'MAL Kılıçdaroğlu'nun maskesi düştü...
Referandum mitinglerinde Başbakan Erdoğan'a dokunulmazlık üzerinden yüklenen Kılıçdaroğlu'nun maskesi düştü...
1-) Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü dönemiyle ilgili ‘görevi kötüye kullanma' davasından 2002'de vekil seçilip dokunulmazlık kazanarak kurtulduğu ortaya çıktı.
Referandum mitinglerinde, “milletvekili dokunulmazlığını kaldırsınlar, ‘evet' oyu kullanacağım” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, hakkındaki bazı dosyalardan milletvekili dokunulmazlığı sayesinde kurtulduğu ortaya çıktı. star'ın ulaştığı belgelere göre, Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığı sayesinde kurtulduğu dosyaların başında, “sicil notu” skandalı dosyası geliyor. Kılıçdaroğlu'nun, SSK Genel Müdürlüğü döneminde, üst düzey bürokratların “sicil notlarını” arkadaşının eşine doldurttuğu ortaya çıktı. SSK'da üst düzey bürokratlara sicil notu veren kişinin de, Kılıçdaroğlu'nun yakın arkadaşı Teftiş Kurulu Başkanı İsmail Hakkı Kaderli'nin eşi olduğu iddia edildi. Skandal, bazı müfettişlere ve bürokratlara çok düşük sicil notu verilmesi üzerine ortaya çıktı. Sicil notlarının niye düşük olduğunu araştıran müfettişler, Kılıçdaroğlu tarafından verilmesi gereken notların, arkadaşının ve bürokratının eşi tarafından verildiğini belirledi. 1999 ve 2000'de Çalışma Bakanlığı'na intikal ettirilen konuyla ilgili inceleme başlatıldı. İncelemelerde, Kılıçdaroğlu'nun “görevi kötüye kullanma” suçunu işlediğine karar verildi.
SANIK KEMAL KILIÇDAROĞLU...
Yargılama süreci sonucunda CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. 8. Ağır Ceza 2003/43 esas sayılı dosyada, 22 Ocak 2007 tarihinde sanık Kılıçdaroğlu'nun milletvekili olması nedeniyle hakkındaki yargılanmanın durdurulmasına karar verdi.
2-) Ecevit soruşturma başlattı
CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında 5 milyar dolarlık sarf malzemesi skandalından sonra yeni bir dosya daha ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu hakkında kuruma PKK'lı kişileri aldığı iddiasıyla dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in talimatıyla gizli soruşturma açıldı. Soruşturmada iddiaların doğru olduğu tespit edildi.
ECEVİT HİÇ BEKLETMEDİ
SSK'nın 1992-1999 yılları arasında genel müdürlüğü görevini üstlenen Kılıçdaroğlu'nun PKK üyelerini ve akrabalarını işe aldığı iddialarıyla ilgili 2000 ve 2001'de Başbakanlığa ve güvenlik kurumlarına çok sayıda ihbar geldi. Bu ihbarlar, toplanarak dönemin Başbakanı Ecevit'e sunuldu. Ecevit de, hiç bekletmeden 19 Mart 2001 tarihinde iddiaların incelenmesi için Başbakanlık Teftiş Kurulu'na talimat verdi.
AYNI GÜN OLUR VERDİ
Başlatılan soruşturma sonunda hazırlanan, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Osman Nuri Oduncu imzası ve TEFTİŞ. M: 144 sayılı- 13.08.2001 tarihli raporda sadece PKK üyelerinin değil Dev-Genç üyelerinin de işe alındığı vurgulandı. Raporda, SSK yönetiminin “örgüt üyeliği, adam öldürme, yaralama, patlayıcı madde kullanma” gibi suçlardan hapis cezası alan bu kişiler hakkında işlem yapmadığı kaydedildi ve gereğinin yapılması önerildi. Ecevit de rapora aynı gün “olur” verdi.
Star 19.08.2010 http://www.habervaktim.com/haber/137302/kilicdaroglunun_maskesi_dustu.html
1-) Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü dönemiyle ilgili ‘görevi kötüye kullanma' davasından 2002'de vekil seçilip dokunulmazlık kazanarak kurtulduğu ortaya çıktı.
Referandum mitinglerinde, “milletvekili dokunulmazlığını kaldırsınlar, ‘evet' oyu kullanacağım” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, hakkındaki bazı dosyalardan milletvekili dokunulmazlığı sayesinde kurtulduğu ortaya çıktı. star'ın ulaştığı belgelere göre, Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığı sayesinde kurtulduğu dosyaların başında, “sicil notu” skandalı dosyası geliyor. Kılıçdaroğlu'nun, SSK Genel Müdürlüğü döneminde, üst düzey bürokratların “sicil notlarını” arkadaşının eşine doldurttuğu ortaya çıktı. SSK'da üst düzey bürokratlara sicil notu veren kişinin de, Kılıçdaroğlu'nun yakın arkadaşı Teftiş Kurulu Başkanı İsmail Hakkı Kaderli'nin eşi olduğu iddia edildi. Skandal, bazı müfettişlere ve bürokratlara çok düşük sicil notu verilmesi üzerine ortaya çıktı. Sicil notlarının niye düşük olduğunu araştıran müfettişler, Kılıçdaroğlu tarafından verilmesi gereken notların, arkadaşının ve bürokratının eşi tarafından verildiğini belirledi. 1999 ve 2000'de Çalışma Bakanlığı'na intikal ettirilen konuyla ilgili inceleme başlatıldı. İncelemelerde, Kılıçdaroğlu'nun “görevi kötüye kullanma” suçunu işlediğine karar verildi.
SANIK KEMAL KILIÇDAROĞLU...
Yargılama süreci sonucunda CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. 8. Ağır Ceza 2003/43 esas sayılı dosyada, 22 Ocak 2007 tarihinde sanık Kılıçdaroğlu'nun milletvekili olması nedeniyle hakkındaki yargılanmanın durdurulmasına karar verdi.
2-) Ecevit soruşturma başlattı
CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında 5 milyar dolarlık sarf malzemesi skandalından sonra yeni bir dosya daha ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu hakkında kuruma PKK'lı kişileri aldığı iddiasıyla dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in talimatıyla gizli soruşturma açıldı. Soruşturmada iddiaların doğru olduğu tespit edildi.
ECEVİT HİÇ BEKLETMEDİ
SSK'nın 1992-1999 yılları arasında genel müdürlüğü görevini üstlenen Kılıçdaroğlu'nun PKK üyelerini ve akrabalarını işe aldığı iddialarıyla ilgili 2000 ve 2001'de Başbakanlığa ve güvenlik kurumlarına çok sayıda ihbar geldi. Bu ihbarlar, toplanarak dönemin Başbakanı Ecevit'e sunuldu. Ecevit de, hiç bekletmeden 19 Mart 2001 tarihinde iddiaların incelenmesi için Başbakanlık Teftiş Kurulu'na talimat verdi.
AYNI GÜN OLUR VERDİ
Başlatılan soruşturma sonunda hazırlanan, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Osman Nuri Oduncu imzası ve TEFTİŞ. M: 144 sayılı- 13.08.2001 tarihli raporda sadece PKK üyelerinin değil Dev-Genç üyelerinin de işe alındığı vurgulandı. Raporda, SSK yönetiminin “örgüt üyeliği, adam öldürme, yaralama, patlayıcı madde kullanma” gibi suçlardan hapis cezası alan bu kişiler hakkında işlem yapmadığı kaydedildi ve gereğinin yapılması önerildi. Ecevit de rapora aynı gün “olur” verdi.
Star 19.08.2010 http://www.habervaktim.com/haber/137302/kilicdaroglunun_maskesi_dustu.html
19 Ağustos 2010 Perşembe
CHP'li Süheyl Batum'dan Sezen Aksu'ya ağır hakaret.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) MYK üyesi Süheyl Batum, ünlü sanatçı Sezen Aksu için 'Sazan Aksu' benzetmesi yaptı.
Sanatçının demokratik açılım konusunda destek vermeyen CHP'ye yönelik, "Desteklemezseniz iki cihanda lekelisiniz." sözlerini hatırlatan Batum, "Biz onu Sezen Aksu zannediyorduk. Meğer O 'Sezen Aksu vardı biz ne bilelim onun 'Sazan Aksu' olduğunu." ifadesini kullandı. Batum, referandumda 'Evet' diyeceğini açıklayan ünlü sanatçıya inanmayacaklarını belirtti.
CHP Esenler Gençlik Kolları tarafından Esenler Kültür Merkezi'nde geçtiğimiz günlerde düzenlenen panele; CHP MYK üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum, İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın ve Gazeteci Ümit Zileli katıldı. CHP'nin yürüttüğü 'Referandum'a Hayır' kampanyası çerçevesinde gerçekleşen toplantıya çok sayıda CHP'li de katıldı.
Toplantıda konuşan CHP MYK Üyesi Süheyl Batum, Sezen Aksu'nun demokratik açılım sürecinde CHP'nin olumsuz tavrı üzerine "CHP iki cihanda da lekelidir" sözlerini eleştirdi. Sezen Aksu'nun paketin içeriğini dahi bilmediğini savunan Batum, "Sezen Aksu vardı biz ne bilelim onun 'Sazan Aksu' olduğunu o zamanlar." dedi. Batum'un, "Sazan Aksu: 'Katılmazsanız iki cihanda lekelisiniz.' dedi. Biz Sazan Aksu'ya şöyle demedik ama, 'Biz seni severiz, sen önemli bir sanatçısın. Ama senin ne hakkın var, Esenler'de şu salonda olan çok değerli dostlarımızı, vatandaşlarımızı, çok değerli CHP'lilerimizi, beni, hocayı (Muammer Aydın), sayın Zileli'yi iki cihanda lekeli diye lekelemeye ne hakkın var senin? 'Sen içeriğini biliyor musun? Utanmıyor musun?' diye sorduk mu, hayır." şeklindeki sözleri kahkaha ve alkışlarla karşılandı.
Sezen Aksu'nun bu kez de 12 Eylül'de gerçekleşecek referandumda 'Evet' oyu kullanacağını açıklamasına da tepki gösteren Batum, sözlerini şöyle tamamladı: "Peki şimdi aynılarını televizyonda izliyoruz. 'Tabii ki evet vereceğim, tabi bu anayasa çok iyi' diyor. Gene inanacak mıyız?, hayır."
(CİHAN) 06.08.2010
İşte hakaret görüntüleri:
Sanatçının demokratik açılım konusunda destek vermeyen CHP'ye yönelik, "Desteklemezseniz iki cihanda lekelisiniz." sözlerini hatırlatan Batum, "Biz onu Sezen Aksu zannediyorduk. Meğer O 'Sezen Aksu vardı biz ne bilelim onun 'Sazan Aksu' olduğunu." ifadesini kullandı. Batum, referandumda 'Evet' diyeceğini açıklayan ünlü sanatçıya inanmayacaklarını belirtti.
CHP Esenler Gençlik Kolları tarafından Esenler Kültür Merkezi'nde geçtiğimiz günlerde düzenlenen panele; CHP MYK üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum, İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın ve Gazeteci Ümit Zileli katıldı. CHP'nin yürüttüğü 'Referandum'a Hayır' kampanyası çerçevesinde gerçekleşen toplantıya çok sayıda CHP'li de katıldı.
Toplantıda konuşan CHP MYK Üyesi Süheyl Batum, Sezen Aksu'nun demokratik açılım sürecinde CHP'nin olumsuz tavrı üzerine "CHP iki cihanda da lekelidir" sözlerini eleştirdi. Sezen Aksu'nun paketin içeriğini dahi bilmediğini savunan Batum, "Sezen Aksu vardı biz ne bilelim onun 'Sazan Aksu' olduğunu o zamanlar." dedi. Batum'un, "Sazan Aksu: 'Katılmazsanız iki cihanda lekelisiniz.' dedi. Biz Sazan Aksu'ya şöyle demedik ama, 'Biz seni severiz, sen önemli bir sanatçısın. Ama senin ne hakkın var, Esenler'de şu salonda olan çok değerli dostlarımızı, vatandaşlarımızı, çok değerli CHP'lilerimizi, beni, hocayı (Muammer Aydın), sayın Zileli'yi iki cihanda lekeli diye lekelemeye ne hakkın var senin? 'Sen içeriğini biliyor musun? Utanmıyor musun?' diye sorduk mu, hayır." şeklindeki sözleri kahkaha ve alkışlarla karşılandı.
Sezen Aksu'nun bu kez de 12 Eylül'de gerçekleşecek referandumda 'Evet' oyu kullanacağını açıklamasına da tepki gösteren Batum, sözlerini şöyle tamamladı: "Peki şimdi aynılarını televizyonda izliyoruz. 'Tabii ki evet vereceğim, tabi bu anayasa çok iyi' diyor. Gene inanacak mıyız?, hayır."
(CİHAN) 06.08.2010
İşte hakaret görüntüleri:
Etiketler:
CHP,
Haber,
Hakaret,
Sezen Aksu,
Süheyl Batum,
Video
18 Ağustos 2010 Çarşamba
Uğur Dündar'ın yalanı tescillendi!
Uğur Dündar'a 'Tesettür faciası'ndan tazminat cezası geldi. İşte detaylar:
Başörtülü iki doktor tarafından testis ultrasonu çekilmediği için mağdur edildiğini ortaya attığı A.F.G., basın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle Uğur Dündar ve Hürriyet gazetesine açtığı davada toplam 10 bin lira tazminat kazandı.
Konya Numune Hastanesi'nde testis ultrasonu çekilmediği için mağdur edildiğine ilişkin hakkında Hürriyet'te çeşitli haberler yapılan A.F.G., basın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla Uğur Dündar ve Hürriyet gazetesi aleyhine Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı.
Dava sonrası yerel mahkeme tarafından verilen kararda, söz konusu olayı haber yapan gazetenin, yayın tarihinde 16 yaşında olan A.F.G.'nin yaşadığı yer ve mesleğini açıkça belirttiği vurgulanarak, çevresindeki kişiler tarafından tanınacak biçimde fotoğraflarının kullanıldığı kaydedildi. Bu durumun A.F.G.'nin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirten mahkeme, habere imza atan gazeteci Uğur Dündar ile haberi yayınlayan Hürriyet gazetesinin manevi tazminat ödemesine hükmetti.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de yerel mahkemenin kararını "usul ve yasaya uygun" bularak onadı. Karara göre, haberi yayımlayangazeteile haberi yapan gazeteci 5'er bin lira tazminat ödeyecek.
A.F.G.'nin avukatı Mustafa Atılgan, yaptığı açıklamada, 17 Aralık 2006 tarihinde bir gazetede yer alan haberde, Konya Numune Hastanesi'nde iki kadın radyoloji uzmanının, hasta A.F.G.'nin testis ultrasonunu çekmemeleri nedeniyle müdahalede geç kalındığı ve bu yüzden hastanın bir testisinin alındığı yönünde haber çıktığını anımsattı.
Olayla ilgili haberlerin takip eden günlerde de aynı gazetede yer aldığını belirten Atılgan, "Müvekkilimin söylemediği şeyler gazetede yer aldı. Kamuoyu yanlış bilgilendirildi. Haber kimliği açığa çıkacak şekilde yazılarak mağdur deşifre edildi. Olay tarihinde 16 yaşında olan bir gencin böylesine deşifre edilmesi kişilik haklarına büyük bir saldırı olduğu için 50 bin liralık manevi tazminat davası açtık" dedi.
Ancak Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde haberi yapan kişi ve olayı yayınlayan gazeteye toplam 5 bin lira tazminat ödemelerine karar verdiğini anlatan Atılgan, "Biz Yargıtay'a başvurduk.Yargıtay4. Hukuk Dairesi, bu tazminat miktarını az bulup, 10 bin liraya çıkararak kararı onadı. Gerçekten müvekkilim çok zor duruma düşmüştür. Dışarıda hep çekinerek dolaşmaya başlamıştır. Yengesiyle çekilen fotoğraf gazetede yer almış, insanlar tarafından bu durum yanlış anlaşılmıştır" diye konuştu.
Bilindiği gibi Uğur Dündar "İşte hayatım" adını verdiği kitabında haberini savunmuş ve hakkında yapılan bütün şikayetlerin lehine sonuçlandığını ileri sürmüştü. Dündar'ın 10 bin TL kaybettiği mahkeme kararı ardından nasıl bir açıklama yapacağı merakla bekleniyor.
AA DÜNDAR'IN İSMİNİ GİZLEDİ
Bu arada dün haberi okuyucularına servis eden Anadolu Ajansı'nın tazminat kaybeden Uğur Dündar ve Hürriyet gazetesinin adını zikretmemesi dikkat çekti. Ajansın isimleri neden gizlediği anlaşılamadı..
Hakan Gündüz-Vakit
18.08.2010
Başörtülü iki doktor tarafından testis ultrasonu çekilmediği için mağdur edildiğini ortaya attığı A.F.G., basın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle Uğur Dündar ve Hürriyet gazetesine açtığı davada toplam 10 bin lira tazminat kazandı.
Konya Numune Hastanesi'nde testis ultrasonu çekilmediği için mağdur edildiğine ilişkin hakkında Hürriyet'te çeşitli haberler yapılan A.F.G., basın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla Uğur Dündar ve Hürriyet gazetesi aleyhine Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı.
Dava sonrası yerel mahkeme tarafından verilen kararda, söz konusu olayı haber yapan gazetenin, yayın tarihinde 16 yaşında olan A.F.G.'nin yaşadığı yer ve mesleğini açıkça belirttiği vurgulanarak, çevresindeki kişiler tarafından tanınacak biçimde fotoğraflarının kullanıldığı kaydedildi. Bu durumun A.F.G.'nin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirten mahkeme, habere imza atan gazeteci Uğur Dündar ile haberi yayınlayan Hürriyet gazetesinin manevi tazminat ödemesine hükmetti.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de yerel mahkemenin kararını "usul ve yasaya uygun" bularak onadı. Karara göre, haberi yayımlayangazeteile haberi yapan gazeteci 5'er bin lira tazminat ödeyecek.
A.F.G.'nin avukatı Mustafa Atılgan, yaptığı açıklamada, 17 Aralık 2006 tarihinde bir gazetede yer alan haberde, Konya Numune Hastanesi'nde iki kadın radyoloji uzmanının, hasta A.F.G.'nin testis ultrasonunu çekmemeleri nedeniyle müdahalede geç kalındığı ve bu yüzden hastanın bir testisinin alındığı yönünde haber çıktığını anımsattı.
Olayla ilgili haberlerin takip eden günlerde de aynı gazetede yer aldığını belirten Atılgan, "Müvekkilimin söylemediği şeyler gazetede yer aldı. Kamuoyu yanlış bilgilendirildi. Haber kimliği açığa çıkacak şekilde yazılarak mağdur deşifre edildi. Olay tarihinde 16 yaşında olan bir gencin böylesine deşifre edilmesi kişilik haklarına büyük bir saldırı olduğu için 50 bin liralık manevi tazminat davası açtık" dedi.
Ancak Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde haberi yapan kişi ve olayı yayınlayan gazeteye toplam 5 bin lira tazminat ödemelerine karar verdiğini anlatan Atılgan, "Biz Yargıtay'a başvurduk.Yargıtay4. Hukuk Dairesi, bu tazminat miktarını az bulup, 10 bin liraya çıkararak kararı onadı. Gerçekten müvekkilim çok zor duruma düşmüştür. Dışarıda hep çekinerek dolaşmaya başlamıştır. Yengesiyle çekilen fotoğraf gazetede yer almış, insanlar tarafından bu durum yanlış anlaşılmıştır" diye konuştu.
Bilindiği gibi Uğur Dündar "İşte hayatım" adını verdiği kitabında haberini savunmuş ve hakkında yapılan bütün şikayetlerin lehine sonuçlandığını ileri sürmüştü. Dündar'ın 10 bin TL kaybettiği mahkeme kararı ardından nasıl bir açıklama yapacağı merakla bekleniyor.
AA DÜNDAR'IN İSMİNİ GİZLEDİ
Bu arada dün haberi okuyucularına servis eden Anadolu Ajansı'nın tazminat kaybeden Uğur Dündar ve Hürriyet gazetesinin adını zikretmemesi dikkat çekti. Ajansın isimleri neden gizlediği anlaşılamadı..
Hakan Gündüz-Vakit
18.08.2010
Dersim Katliamının Perde Arkası (Belgesel)

"Katliam emrini verenler kimlerdi? İddia edildiği gibi 3 yaşındaki çocuklar kurşuna dizildi mi? Sabiha Gökçen`in yaşanan olaylardaki rolü ne idi?" gazeteci Muhammed Pamuk imzasını taşıyan Dersim’de yaşanan olaylar…
Balyozcu Paşa Çetin Doğan'ın Yahudi Damadı
Geçtiğimiz günlerde yakalanarak hastaneye yatırılan, Balyaz Darbe Planı sanığı Çetin Doğan'ın yahudi damadı...
Çetin Doğan’ın kızı Pınar İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü’nden mezun oldu. Ardından Fransa Toulouse’da master-doktora yaptı. Sonra ABD’de post-doktora yaptı. Koç Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2004 yılında akademik görevle ABD’ye gitti. İşte bu sırada Yahudi kökenli meslektaşı ABD’nin en önemli ekonomistlerinden Dani Rodrik ile tanıştı. Evlenmeye karar verdiler.
Rodrik’i babası ile tanıştıran Pınar Doğan, evlenme kararını babasına söyledi. Çetin Doğan habere sevindi, bir davette karşılaştığı dostu Türkiye Yahudi Cemaati Başkanı Bensiyon Pinto’ya “sizden damat alıyoruz” diye espri yaptı.
Çetin Doğan damadının etnik kökenini hiç sorun etmedi.
2005 yılında Türkiye’de evlenen Dani Rodrik ile Pınar Doğan’ın 2007 yılında Deniz adını verdikleri bir çocukları oldu.
Dani Rodrik önümüzdeki aylarda çıkacak ekonomi kitabını Çetin Doğan’a ithaf etti.
Diğer bir bilgi:
Biri erkek iki çocuğu olan Balyoz Darbe Planı sanığı emekli Org. Çetin Doğan’ın kızı Pınar da bir Yahudi ile evli… Pınar Doğan evlendikten sonra Rodrik soy ismini almış. Kimliğinin din hanesinde Yahudi yazan Dani Rodrik ile evli olan Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan Rodrik Amerika’da yaşıyor. Karı-koca, Harvard Üniversitesi’nde çalışıyor. Çetin Doğan’ın kızı Pınar ile Yahudi damadı Dani’nin 2007 yılında dünyaya getirdikleri ve Deniz adını verdikleri çocuklarının nüfus cüzdanının din hanesine “Yahudi” yazılmış. E. Org. Çetin Doğan’ın damadı Dani’nin babası Hayati Vitali Rodrik ve annesi Karmela Raşel, Yahudi kökenli Türk vatandaşı. Scrikss kalemlerinin sahibi olan şirketin varislerinden. Çetin Doğan’ın oğlu Barış Doğan’ın eşi Fatma Gülden Mesara Doğan ise İstanbul Özel Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu. Söz konusu kolejin bağlı olduğu Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV), MİT raporlarında misyonerlik yaptığı gerekçesiyle raporlanmıştı.
03.08.2010 - ODATV
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=311519
Çetin Doğan’ın kızı Pınar İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü’nden mezun oldu. Ardından Fransa Toulouse’da master-doktora yaptı. Sonra ABD’de post-doktora yaptı. Koç Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2004 yılında akademik görevle ABD’ye gitti. İşte bu sırada Yahudi kökenli meslektaşı ABD’nin en önemli ekonomistlerinden Dani Rodrik ile tanıştı. Evlenmeye karar verdiler.
Rodrik’i babası ile tanıştıran Pınar Doğan, evlenme kararını babasına söyledi. Çetin Doğan habere sevindi, bir davette karşılaştığı dostu Türkiye Yahudi Cemaati Başkanı Bensiyon Pinto’ya “sizden damat alıyoruz” diye espri yaptı.
Çetin Doğan damadının etnik kökenini hiç sorun etmedi.
2005 yılında Türkiye’de evlenen Dani Rodrik ile Pınar Doğan’ın 2007 yılında Deniz adını verdikleri bir çocukları oldu.
Dani Rodrik önümüzdeki aylarda çıkacak ekonomi kitabını Çetin Doğan’a ithaf etti.
Diğer bir bilgi:
Biri erkek iki çocuğu olan Balyoz Darbe Planı sanığı emekli Org. Çetin Doğan’ın kızı Pınar da bir Yahudi ile evli… Pınar Doğan evlendikten sonra Rodrik soy ismini almış. Kimliğinin din hanesinde Yahudi yazan Dani Rodrik ile evli olan Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan Rodrik Amerika’da yaşıyor. Karı-koca, Harvard Üniversitesi’nde çalışıyor. Çetin Doğan’ın kızı Pınar ile Yahudi damadı Dani’nin 2007 yılında dünyaya getirdikleri ve Deniz adını verdikleri çocuklarının nüfus cüzdanının din hanesine “Yahudi” yazılmış. E. Org. Çetin Doğan’ın damadı Dani’nin babası Hayati Vitali Rodrik ve annesi Karmela Raşel, Yahudi kökenli Türk vatandaşı. Scrikss kalemlerinin sahibi olan şirketin varislerinden. Çetin Doğan’ın oğlu Barış Doğan’ın eşi Fatma Gülden Mesara Doğan ise İstanbul Özel Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu. Söz konusu kolejin bağlı olduğu Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV), MİT raporlarında misyonerlik yaptığı gerekçesiyle raporlanmıştı.
Çetin Doğan ve kızı Pınar Doğan
Dani Rodrik
03.08.2010 - ODATV
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=311519
İftarda Türkçe Ezan Skandalı
Park FM adlı radyoda iftar vaktinde Türkçe ezan okunuyor
Cumhuriyet gazetesi de büyük bir sevinçle bunun haberini yaptı:
Marmaris'te yayın yapan Park FM radyosu, iftar vaktini Saadettin Kaynak tarafından Saba makamında okunan Türkçe ezanla haber veriyor.
Radyonun Genel Yayın Yönetmeni Necdet Demiray, “Radyoculuk yalnızca müzik yayını yapmak değil, aynı zamanda toplumu bilgilendirmek, toplum değerlerinin en iyi ve en çağdaş yönlerini sunmaktır. Anayasamızda ibadet etme özgürlüğü vardır.
Bu paralelde insanların kendi dilinde, anlaşılır biçimde ve dinin içindeki kavramları özümseyerek yayın yapmayı ilke edindik. Bundan hareketle ezanın Türkçe olarak dinlenebileceği ve ibadete uygulanabileceğini düşündük” diyor.
17.08.2010
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=315986
Cumhuriyet gazetesi de büyük bir sevinçle bunun haberini yaptı:
Marmaris'te yayın yapan Park FM radyosu, iftar vaktini Saadettin Kaynak tarafından Saba makamında okunan Türkçe ezanla haber veriyor.
Radyonun Genel Yayın Yönetmeni Necdet Demiray, “Radyoculuk yalnızca müzik yayını yapmak değil, aynı zamanda toplumu bilgilendirmek, toplum değerlerinin en iyi ve en çağdaş yönlerini sunmaktır. Anayasamızda ibadet etme özgürlüğü vardır.
Bu paralelde insanların kendi dilinde, anlaşılır biçimde ve dinin içindeki kavramları özümseyerek yayın yapmayı ilke edindik. Bundan hareketle ezanın Türkçe olarak dinlenebileceği ve ibadete uygulanabileceğini düşündük” diyor.
17.08.2010
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=315986
Hindiler Referandumda HAYIR Diyecek
Dört bir yanı referandum heyecanı sarınca bir grup genç de bu konuyu mizah malzemesi yaptı. Hindi çiftliğinde hindilere seslenen gençler referandumda hindilerden ‘Hayır’ oyu vermelerini istedi.
Gençlerden biri siyasetçilere taş çıkartan edayla hindilere şöyle sesleniyor; “Sevgili Hindistanlı vatandaşlar hepinizi selamlıyorum. Sizler Türkiye’nin geleceğisiniz anayasa değişikliği size bir şey getiriyor mu, ekmek getiriyor mu, su getiriyor mu? Hepiniz hayır diyorsunuz, Hayır’da hayır vardır.”
17 Ağustos 2010
Gençlerden biri siyasetçilere taş çıkartan edayla hindilere şöyle sesleniyor; “Sevgili Hindistanlı vatandaşlar hepinizi selamlıyorum. Sizler Türkiye’nin geleceğisiniz anayasa değişikliği size bir şey getiriyor mu, ekmek getiriyor mu, su getiriyor mu? Hepiniz hayır diyorsunuz, Hayır’da hayır vardır.”
17 Ağustos 2010
Kılıçdaroğlu: Kenan Evren'in anayasası daha iyi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Bu Anayasa şu anda elinizde olan hakları dahi elinizden alan bir Anayasadır. Yani bu Anayasa Kenan Evren anayasasından daha kötüdür diyorum'' dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, ''Referanduma Hayır'' gezileri kapsamında Muğla'da binlerce partili ve vatandaşa seslendi. Konuşmasının büyük bir bölümünde iktidara yüklenen Genel Başkan Kılıçdaroğlu, 12 Eylül'de yapılacak anayasa değişiklik paketi referandumu için 'hayır' oyu verilmesini istedi.
50 dereceye varan sıcaklık altında meydanı dolduranların "Muğla Tayyibe mezar olacak" şeklindeki sloganına Kılıçdaroğlu, "Hiç meraklanmayın. Güç verin, destek verin Türkiye'yi temizleyelim. Haramilerden kurtaralım." şeklinde karşılık verdi. 12 Eylül'de oylanacak anayasa ile ilgili düşüncelerini anlatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Devlet Bakanı Egemen Bağış'a, "Sözde AB'den sorumlu bir bakan, hayır diyenlerin akılsız olduklarını söylemiş. Senin anayasana hepimiz evet dersek akıllı olacağız, hayır dersek akılsız olacağız. Asıl bu sözü söyleyen akılsız." diye yüklendi.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'a seslenen Kılıçdaroğlu, "Recep Bey artık ne dediğini bilmez oldu. Her şeye saldırıyor. Rahmetli İnönü'ye bile saldırıyor. Neymiş efendim Dersim İnönü tarafından bombalanmış. Tarih bilmiyor. Bunu söylerken cama bakmamış. Cama bakmayınca ne dediğini bilmiyor. Ramazan ayındayız. Kur'an ölenlerin ardından hayırla yâd edin der. Bunlar her şeyi kullanıyorlar." dedi. Kılıçdaroğlu, soy tartışması ile ilgili olarak da, "Ne demişti Recep Bey? Biz yaratılanı severiz, yaratandan ötürü. Peki bu sözü söyleyen başkasının soyu ile uğraşır mı? Bana yetki verin, Recep beyleri iktidardan düşürmek benim boynumun borcu." dedi.
Hükümetin dini siyasete alet ettiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bunlar dini, imanı, Allah'ı ve Peygamberi kullanıyorlar. 8 yıldır yönetimde olmalarına rağmen emeklinin, işçinin, sermayecinin, çiftçinin, memurunun hayatından memnun değil. Bu durumdan bir tek Recep Bey memnun. 8 yılda mutsuz insan topluluğu yarattılar." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, CHP olarak bu ülke coğrafyasında demokrasi, özgürlük, barış ve adalet istediklerini belirterek, "Dayatma istemiyoruz. Korku imparatorluğu yaratan Recep Bey'in demokrasi getireceğine inanıyor musunuz? Bunlar demokrasiden, özgürlükten yana değil. 12 Eylül'ün yetiştirmesi bunlar. Recep Bey dokunulmazlık getirdi mi? Kul hakkı yiyenlerden hesap sormak için sizlerden yetki istiyorum." diye konuştu.
AK Parti hükümetinin korku imparatorluğu kurduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Medya üzerinde baskı kurdular. Halkın iktidarında medya bugünkü durumdan daha da rahat olacak. Çaldıklarını geri verecekler. Bunun için bana yetki verin. Bunların hesap sorayım.'' şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarında üslubunun dozunu çok artırdığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Rahmetli İnönü'ye bile saldırıyor. Dersim olaylarını ona mal ediyor. Tarihi bile bilmiyor. Camlara bakmadan konuştuğu için ne konuştuğunu bilmiyor." diye eleştirdi.
Kılıçdaroğlu, AK Parti hükümetinin devletin kurumlarında büyük taşeronlaşmaya gittiğini iddia ederek, "İşe aldıkları insanlar ömürleri boyunca asgari ücretle çalışacaklar, çoğunun sağlık güvencesi bile yok. Halkın iktidarında taşeronlaşmayı bitireceğiz. Herkesi kadrolu yapacağız." diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in ''Ne ezen, ne ezilen, insanca, hakça düzen'' sözlerini hazırlatarak, bu düzeni kuruncaya kadar yollarına devam edeceklerini belirtti. CHP lideri, düzenlenecek miting için Aydın'a hareket etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Recep Bey ne derdi sık sık dile getirirdi 'biz yaratılanı seviyoruz Yaradan'dan ötürü' değil mi. Peki bunu söyleyen adam bir başkasının soyuyla sopuyla uğraşır mı?'' dedi.
Kılıçdaroğlu, ''Referanduma Hayır'' gezileri kapsamında Muğla'da vatandaşlara hitap ettiği konuşmasında, ''Anayasaya bir şey daha getirmişler. Kişisel verilerin korunması. Siz telefonlarınızın dinlendiğinden korkuyor musunuz? Böyle bir kaygınız var mı? 2002'den önce böyle bir kaygınız var mıydı? Recep Bey'le beraber durum değişti. Herkes korkuyor, telefonlarım dinleniyor mu diye? Peki bu korku imparatorluğunu yaratan Recep Bey'in adil bir anayasa değişikliği getireceğine inanıyor musunuz? Sorun burada'' şeklinde konuştu.
''Demokrasi geleneği olmayan, baskıcı, demokrasiyi içine sindiremeyen, herkesi aldatan bir siyasal anlayışın Türkiye'ye demokrasiyi getiremeyeceğini'' ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bunlardan birisi de sözde Avrupa Birliğinden sorumlu. Diyor ki 'bu Anayasaya hayır diyenin aklından şüphe ederim' demokrasiye bakın, demokrasi anlayışına bakın. Eğer senin anayasana 'evet' dersek hiç bir sorun yok, hepimiz akıllı olacağız ama 'hayır' dersek beyefendiye göre hepimiz akılsız olacağız. Bunu söyleyen adam akılsızdır, bunu unutmayın.''
Kılıçdaroğlu, ''Recep Bey son zamanlarda dozu o kadar kaçırdı ki rahmetli İnönü'ye bile saldırıyor. Efendim neymiş, Dersim İnönü zamanında bombalanmış. Bari tarih öğren, tarih bilmiyorsan etrafına sor. Demek ki Recep Bey camlara bakmadan konuşuyor, camlara bakmadan konuştuğu için de ne söylediğini bilmiyor'' dedi.
-''YETKİ VERİN, GÜÇ VERİN''-
Kemal Kılıçdaroğlu, ''Kutsal bir aydayız. Ramazan ayındayız. Müslüman kesiliyorlar. Kuran'da der ki 'ölenlerin arkasından hayırla yad ediniz' der. Bunlar ölenlerin arkasından hayırla yad etmiyorlar. Bunlar, işine geldiği zaman her şeyi kullanırlar. Kendi çıkarları için kullanırlar, dini kullandılar, imanı kullandılar, Allah'ı kullandılar, Peygamberi kullandılar, hepsi köşeyi döndü'' diye konuştu.
''Size Anayasada bir numara daha anlatayım'' diye hitap eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Diyelim ki bir savcı, herhangi bir vatandaşı, bir işadamını bir sanayiciyi, yasadışı sorgulattı. Yasalara aykırı sorgulattı, telefonlarını dinletti ve ondan sonra da bunu kamuoyuna açıkladı. Bunu yaptığınız zaman şu andaki yasalara göre, Adalet Bakanlığına bu savcıyı şikayet edebiliyorsunuz. Adalet Bakanı izin vermezse Danıştaya dava açabiliyorsunuz. Şimdi Danıştaya dava açma hakkı yurttaşın elinden alınıyor. Savcı her türlü baskıyı yapabilir, her türlü yasadışı işlevi yapabilir. Bakan diyor ki 'sen yap ben seni koruyacağım, sana izin vermeyeceğim hiç merak etme seni kimse Danıştaya götüremez yargılayamaz'. Bu anlayışı da bunların demokrasi anlayışı olarak her yerde teşhir etmenizi isterim. Bunlarda demokrasi yok. Bunlarda özgürlük yok. Bunlar baskıcı bir sistemin sonucu olarak ortaya çıktılar, 12 Eylül'ün yetiştirmesi bunlar. Ve öyle bir yetiştirme ki 12 Eylül'de acı çeken bütün yurttaşların acılarını sömürdüler.
Bu anayasada dokunulmazlık var mı? Recep Bey dokunulmazlığı getirmiyor değil mi? Şimdi soruyorum, yolsuzluk yapmadıysan, kul hakkı yemediysen, yolsuzluk yapanları korumadıysan, söz verdin, seçim meydanlarında söz verdin, televizyon ekranlarında söz verdin, dokunulmazlıkları neden koymadın Anayasanın içine. Ne engel vardı? Recep Bey engeli vardı. Yargılanmaktan korkuyor, hesap vermekten korkuyor.''
Miting alanındaki pankartlardan bazılarını okuyan Kılıçdaroğlu ''Bunlar ikiyüzlü politika yaparlar. Burada güzel bir pankart var. 'Soyunu açıkla Recep Bey' diyor. Recep bey ne derdi sık sık dile getirirdi 'Biz yaratılanı seviyoruz Yaradan'dan ötürü' değil mi? Peki bunu söyleyen adam bir başkasının soyuyla sopuyla uğraşır mı? Bunlar uğraşırlar iki yüzlü bunlar. Size söz veriyorum, yetki verin, güç verin, Recep Beylerin maskesini indirmek benim boynumun borcu olacaktır'' diye tamamladı.
17.08.2010
AA
Kemal Kılıçdaroğlu, ''Referanduma Hayır'' gezileri kapsamında Muğla'da binlerce partili ve vatandaşa seslendi. Konuşmasının büyük bir bölümünde iktidara yüklenen Genel Başkan Kılıçdaroğlu, 12 Eylül'de yapılacak anayasa değişiklik paketi referandumu için 'hayır' oyu verilmesini istedi.
50 dereceye varan sıcaklık altında meydanı dolduranların "Muğla Tayyibe mezar olacak" şeklindeki sloganına Kılıçdaroğlu, "Hiç meraklanmayın. Güç verin, destek verin Türkiye'yi temizleyelim. Haramilerden kurtaralım." şeklinde karşılık verdi. 12 Eylül'de oylanacak anayasa ile ilgili düşüncelerini anlatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Devlet Bakanı Egemen Bağış'a, "Sözde AB'den sorumlu bir bakan, hayır diyenlerin akılsız olduklarını söylemiş. Senin anayasana hepimiz evet dersek akıllı olacağız, hayır dersek akılsız olacağız. Asıl bu sözü söyleyen akılsız." diye yüklendi.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'a seslenen Kılıçdaroğlu, "Recep Bey artık ne dediğini bilmez oldu. Her şeye saldırıyor. Rahmetli İnönü'ye bile saldırıyor. Neymiş efendim Dersim İnönü tarafından bombalanmış. Tarih bilmiyor. Bunu söylerken cama bakmamış. Cama bakmayınca ne dediğini bilmiyor. Ramazan ayındayız. Kur'an ölenlerin ardından hayırla yâd edin der. Bunlar her şeyi kullanıyorlar." dedi. Kılıçdaroğlu, soy tartışması ile ilgili olarak da, "Ne demişti Recep Bey? Biz yaratılanı severiz, yaratandan ötürü. Peki bu sözü söyleyen başkasının soyu ile uğraşır mı? Bana yetki verin, Recep beyleri iktidardan düşürmek benim boynumun borcu." dedi.
Hükümetin dini siyasete alet ettiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bunlar dini, imanı, Allah'ı ve Peygamberi kullanıyorlar. 8 yıldır yönetimde olmalarına rağmen emeklinin, işçinin, sermayecinin, çiftçinin, memurunun hayatından memnun değil. Bu durumdan bir tek Recep Bey memnun. 8 yılda mutsuz insan topluluğu yarattılar." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, CHP olarak bu ülke coğrafyasında demokrasi, özgürlük, barış ve adalet istediklerini belirterek, "Dayatma istemiyoruz. Korku imparatorluğu yaratan Recep Bey'in demokrasi getireceğine inanıyor musunuz? Bunlar demokrasiden, özgürlükten yana değil. 12 Eylül'ün yetiştirmesi bunlar. Recep Bey dokunulmazlık getirdi mi? Kul hakkı yiyenlerden hesap sormak için sizlerden yetki istiyorum." diye konuştu.
AK Parti hükümetinin korku imparatorluğu kurduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Medya üzerinde baskı kurdular. Halkın iktidarında medya bugünkü durumdan daha da rahat olacak. Çaldıklarını geri verecekler. Bunun için bana yetki verin. Bunların hesap sorayım.'' şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarında üslubunun dozunu çok artırdığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Rahmetli İnönü'ye bile saldırıyor. Dersim olaylarını ona mal ediyor. Tarihi bile bilmiyor. Camlara bakmadan konuştuğu için ne konuştuğunu bilmiyor." diye eleştirdi.
Kılıçdaroğlu, AK Parti hükümetinin devletin kurumlarında büyük taşeronlaşmaya gittiğini iddia ederek, "İşe aldıkları insanlar ömürleri boyunca asgari ücretle çalışacaklar, çoğunun sağlık güvencesi bile yok. Halkın iktidarında taşeronlaşmayı bitireceğiz. Herkesi kadrolu yapacağız." diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in ''Ne ezen, ne ezilen, insanca, hakça düzen'' sözlerini hazırlatarak, bu düzeni kuruncaya kadar yollarına devam edeceklerini belirtti. CHP lideri, düzenlenecek miting için Aydın'a hareket etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Recep Bey ne derdi sık sık dile getirirdi 'biz yaratılanı seviyoruz Yaradan'dan ötürü' değil mi. Peki bunu söyleyen adam bir başkasının soyuyla sopuyla uğraşır mı?'' dedi.
Kılıçdaroğlu, ''Referanduma Hayır'' gezileri kapsamında Muğla'da vatandaşlara hitap ettiği konuşmasında, ''Anayasaya bir şey daha getirmişler. Kişisel verilerin korunması. Siz telefonlarınızın dinlendiğinden korkuyor musunuz? Böyle bir kaygınız var mı? 2002'den önce böyle bir kaygınız var mıydı? Recep Bey'le beraber durum değişti. Herkes korkuyor, telefonlarım dinleniyor mu diye? Peki bu korku imparatorluğunu yaratan Recep Bey'in adil bir anayasa değişikliği getireceğine inanıyor musunuz? Sorun burada'' şeklinde konuştu.
''Demokrasi geleneği olmayan, baskıcı, demokrasiyi içine sindiremeyen, herkesi aldatan bir siyasal anlayışın Türkiye'ye demokrasiyi getiremeyeceğini'' ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bunlardan birisi de sözde Avrupa Birliğinden sorumlu. Diyor ki 'bu Anayasaya hayır diyenin aklından şüphe ederim' demokrasiye bakın, demokrasi anlayışına bakın. Eğer senin anayasana 'evet' dersek hiç bir sorun yok, hepimiz akıllı olacağız ama 'hayır' dersek beyefendiye göre hepimiz akılsız olacağız. Bunu söyleyen adam akılsızdır, bunu unutmayın.''
Kılıçdaroğlu, ''Recep Bey son zamanlarda dozu o kadar kaçırdı ki rahmetli İnönü'ye bile saldırıyor. Efendim neymiş, Dersim İnönü zamanında bombalanmış. Bari tarih öğren, tarih bilmiyorsan etrafına sor. Demek ki Recep Bey camlara bakmadan konuşuyor, camlara bakmadan konuştuğu için de ne söylediğini bilmiyor'' dedi.
-''YETKİ VERİN, GÜÇ VERİN''-
Kemal Kılıçdaroğlu, ''Kutsal bir aydayız. Ramazan ayındayız. Müslüman kesiliyorlar. Kuran'da der ki 'ölenlerin arkasından hayırla yad ediniz' der. Bunlar ölenlerin arkasından hayırla yad etmiyorlar. Bunlar, işine geldiği zaman her şeyi kullanırlar. Kendi çıkarları için kullanırlar, dini kullandılar, imanı kullandılar, Allah'ı kullandılar, Peygamberi kullandılar, hepsi köşeyi döndü'' diye konuştu.
''Size Anayasada bir numara daha anlatayım'' diye hitap eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Diyelim ki bir savcı, herhangi bir vatandaşı, bir işadamını bir sanayiciyi, yasadışı sorgulattı. Yasalara aykırı sorgulattı, telefonlarını dinletti ve ondan sonra da bunu kamuoyuna açıkladı. Bunu yaptığınız zaman şu andaki yasalara göre, Adalet Bakanlığına bu savcıyı şikayet edebiliyorsunuz. Adalet Bakanı izin vermezse Danıştaya dava açabiliyorsunuz. Şimdi Danıştaya dava açma hakkı yurttaşın elinden alınıyor. Savcı her türlü baskıyı yapabilir, her türlü yasadışı işlevi yapabilir. Bakan diyor ki 'sen yap ben seni koruyacağım, sana izin vermeyeceğim hiç merak etme seni kimse Danıştaya götüremez yargılayamaz'. Bu anlayışı da bunların demokrasi anlayışı olarak her yerde teşhir etmenizi isterim. Bunlarda demokrasi yok. Bunlarda özgürlük yok. Bunlar baskıcı bir sistemin sonucu olarak ortaya çıktılar, 12 Eylül'ün yetiştirmesi bunlar. Ve öyle bir yetiştirme ki 12 Eylül'de acı çeken bütün yurttaşların acılarını sömürdüler.
Bu anayasada dokunulmazlık var mı? Recep Bey dokunulmazlığı getirmiyor değil mi? Şimdi soruyorum, yolsuzluk yapmadıysan, kul hakkı yemediysen, yolsuzluk yapanları korumadıysan, söz verdin, seçim meydanlarında söz verdin, televizyon ekranlarında söz verdin, dokunulmazlıkları neden koymadın Anayasanın içine. Ne engel vardı? Recep Bey engeli vardı. Yargılanmaktan korkuyor, hesap vermekten korkuyor.''
Miting alanındaki pankartlardan bazılarını okuyan Kılıçdaroğlu ''Bunlar ikiyüzlü politika yaparlar. Burada güzel bir pankart var. 'Soyunu açıkla Recep Bey' diyor. Recep bey ne derdi sık sık dile getirirdi 'Biz yaratılanı seviyoruz Yaradan'dan ötürü' değil mi? Peki bunu söyleyen adam bir başkasının soyuyla sopuyla uğraşır mı? Bunlar uğraşırlar iki yüzlü bunlar. Size söz veriyorum, yetki verin, güç verin, Recep Beylerin maskesini indirmek benim boynumun borcu olacaktır'' diye tamamladı.
17.08.2010
AA
15 Ağustos 2010 Pazar
"Hayır" cephesi birlikte ilk pozunu verdi. (CHP=MHP=DP=ADD)
CHP, MHP ve DP, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin düzenlediği panelde vatandaşlara, “Ülkenin kaosa sürüklenmesini istemiyorsan ‘hayır' de” çağrısı yapıldı.
Anayasa değişikliği için referandumda ‘hayır' oyu verilmesi için ayrı ayrı mitingler düzenleyen muhalefet, bu sefer Eskişehir'deki bir seminerde bir araya geldi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural,CHPMYK Üyesi Süheyl Batum, DP Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Söylemez ve Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin düzenlediği panelde referandumda ‘hayır' oyu istedi. Konuşmacılar, “Ülkenin kaosa sürüklenmemesi için sağ sol demeden hayır oyu” kullanılmasını istedi.
12.08.2010
MHP tabanı "EVET" diyor:
Anayasa değişikliği için referandumda ‘hayır' oyu verilmesi için ayrı ayrı mitingler düzenleyen muhalefet, bu sefer Eskişehir'deki bir seminerde bir araya geldi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural,CHPMYK Üyesi Süheyl Batum, DP Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Söylemez ve Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin düzenlediği panelde referandumda ‘hayır' oyu istedi. Konuşmacılar, “Ülkenin kaosa sürüklenmemesi için sağ sol demeden hayır oyu” kullanılmasını istedi.
12.08.2010
MHP tabanı "EVET" diyor:
14 Ağustos 2010 Cumartesi
CHP'de ikinci açık telefon skandalı.
Kumar masasında telefonunu açık unutan bir milletvekilinin, 40 derece sıcaklıkta referandum mitingi yapan Kılıçdaroğlu ile alay ettiği duyuldu.
CHP’de Önder Sav’dan sonra bir ‘Yes/No’ skandalı daha yaşandı. Kumar masasında telefonunu açık unutan bir milletvekilinin, 40 derece sıcaklıkta referandum mitingi yapan Kılıçdaroğlu ile alay ettiği duyuldu.
Her gün yeni bir tartışmaya sahne olan CHP’de ikinci kaset skandalının ardından, şimdi de ikinci ‘açık telefon’ skandalı patladı. CHP’li bir İstanbul Milletvekili, gazeteci Hadi Özışık ile yaptığı görüşmeden sonra telefonunu kapatmayı unutunca kumar masasında olduğu ortaya çıktı. İlginç diyalogların yaşandığı masada bir arkadaşı milletvekiline, “Kılıçdaroğlu garibim Konya’da 40 derece sıcağın altında ter dökerken, sen de burada para kazanırken terliyorsun;
Allah’a reva mı?” diye seslendi. Ardından kahkahaların atıldığı duyuldu. Olay, Özışık’ın sahibi olduğu internethaber.com sitesinde de isimsiz olarak haberleştirildi. Bu milletvekilinin Bayram Meral olduğu öğrenildi. Skandalın faili olduğu ileri sürülen Bayram Meral, dün gün boyu telefonlarına cevap vermedi. Önceki gün Gazeteci Hadi Özışık’ın radyo programına telefonla bağlanan Meral, görüşme sonrası telefonunu kapatmayı unuttu. Bunun üzerine, telefondaki kişinin bulunduğu mekandan gelen sesler işitilmeye devam edildi. Alınan bilgilere göre, “Kim oynuyor, sıra kimde?..” diye başlayan diyaloglar şöyle devam etti:
-Bir dakika bu telefona cevap vermem gerekiyor..
- Sen telefona bakarken ben kağıtları sayayım..
- Hayır, güvenmiyorum size.. Ben sayarım..
- Allah senin cezanı versin.. Ver de zaman kaybetmeyelim..
Telefon konuşmasından sonra…
- Benim el tamam. Alayım….
- Bakayım.. İyi bakın ben buna güvenmiyorum..
- Allah cezanı versin senin..
- Koyun 500′ü ortaya, al tamam..
(Kahkahalar…)
- Kılıçdaroğlu garibim Konya’da 40 derece sıcağın altında ter dökerken, sen de burada para kazanırken terliyorsun Allah’a reva mı?..
(Kahkahalar…)
Olayı dün Best FM’deki Konuşan Türkiye programında isim vermeden gündeme getiren Hadi Özışık, “İlginç bir olay yaşadım. Tıpkı Önder Sav vakası gibi. CHP’li bir milletvekili ile konuştum. Konuşma bittikten sonra telefonu kapatacağım ama arkadan sesler gelmeye başladı.” diye anlattı.
CHP’de daha önce de Genel Sekreter Önder Sav’ın, açık kalan telefonu dinlenmişti. Eski Bolu Valisi Ali Serindağ ile partideki odasında görüşen Sav, konuşma içeriğinin medyaya yansıması üzerine hükümetin kendisini dinlettirdiğini ileri sürmüştü. Ancak daha sonra dinlemenin Sav’ın ‘yes’ yerine ‘no’ tuşuna bastığı için açık kalan telefonundan yapıldığı ortaya çıkmıştı.
Kılıçdaroğlu meydanlarda, CHP’li vekiller eğlencede
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu referandum için yürütülen ‘hayır’ kampanyası çerçevesinde aşırı sıcağa rağmen günde 5-6 miting yaparken, milletvekillerinin birbiri ardına çeşitli skandallarla gündeme gelmesi dikkat çekiyor. Son bir hafta içerisinde CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi internete düşen uygunsuz görüntü kasetiyle, İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ise Bodrum’da birlikte görüntülendiği bir kadınla gündeme gelmişti. Katıldığı bir televizyon programında, Kılıçdaroğlu’nun neredeyse tek başına çalıştığını belirten CHP’nin eski lideri Deniz Baykal ise sık sık tatil yörelerinde denize girerken görüntüleniyor.
12.08.2010
BU KONUYLA İLGİLİ ARŞİVDEKİ HABERLER:
CHP'de ikinci 'açık telefon' skandalı
Bayram Meral'in AÇIK KALAN TELEFONU, davalık oluyor
CHP’li vekilden kumara YES mitinge NO
Bayram Meral'den ilginç açıklama
CHP’de Önder Sav’dan sonra bir ‘Yes/No’ skandalı daha yaşandı. Kumar masasında telefonunu açık unutan bir milletvekilinin, 40 derece sıcaklıkta referandum mitingi yapan Kılıçdaroğlu ile alay ettiği duyuldu.
Her gün yeni bir tartışmaya sahne olan CHP’de ikinci kaset skandalının ardından, şimdi de ikinci ‘açık telefon’ skandalı patladı. CHP’li bir İstanbul Milletvekili, gazeteci Hadi Özışık ile yaptığı görüşmeden sonra telefonunu kapatmayı unutunca kumar masasında olduğu ortaya çıktı. İlginç diyalogların yaşandığı masada bir arkadaşı milletvekiline, “Kılıçdaroğlu garibim Konya’da 40 derece sıcağın altında ter dökerken, sen de burada para kazanırken terliyorsun;
Allah’a reva mı?” diye seslendi. Ardından kahkahaların atıldığı duyuldu. Olay, Özışık’ın sahibi olduğu internethaber.com sitesinde de isimsiz olarak haberleştirildi. Bu milletvekilinin Bayram Meral olduğu öğrenildi. Skandalın faili olduğu ileri sürülen Bayram Meral, dün gün boyu telefonlarına cevap vermedi. Önceki gün Gazeteci Hadi Özışık’ın radyo programına telefonla bağlanan Meral, görüşme sonrası telefonunu kapatmayı unuttu. Bunun üzerine, telefondaki kişinin bulunduğu mekandan gelen sesler işitilmeye devam edildi. Alınan bilgilere göre, “Kim oynuyor, sıra kimde?..” diye başlayan diyaloglar şöyle devam etti:
-Bir dakika bu telefona cevap vermem gerekiyor..
- Sen telefona bakarken ben kağıtları sayayım..
- Hayır, güvenmiyorum size.. Ben sayarım..
- Allah senin cezanı versin.. Ver de zaman kaybetmeyelim..
Telefon konuşmasından sonra…
- Benim el tamam. Alayım….
- Bakayım.. İyi bakın ben buna güvenmiyorum..
- Allah cezanı versin senin..
- Koyun 500′ü ortaya, al tamam..
(Kahkahalar…)
- Kılıçdaroğlu garibim Konya’da 40 derece sıcağın altında ter dökerken, sen de burada para kazanırken terliyorsun Allah’a reva mı?..
(Kahkahalar…)
Olayı dün Best FM’deki Konuşan Türkiye programında isim vermeden gündeme getiren Hadi Özışık, “İlginç bir olay yaşadım. Tıpkı Önder Sav vakası gibi. CHP’li bir milletvekili ile konuştum. Konuşma bittikten sonra telefonu kapatacağım ama arkadan sesler gelmeye başladı.” diye anlattı.
CHP’de daha önce de Genel Sekreter Önder Sav’ın, açık kalan telefonu dinlenmişti. Eski Bolu Valisi Ali Serindağ ile partideki odasında görüşen Sav, konuşma içeriğinin medyaya yansıması üzerine hükümetin kendisini dinlettirdiğini ileri sürmüştü. Ancak daha sonra dinlemenin Sav’ın ‘yes’ yerine ‘no’ tuşuna bastığı için açık kalan telefonundan yapıldığı ortaya çıkmıştı.
Kılıçdaroğlu meydanlarda, CHP’li vekiller eğlencede
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu referandum için yürütülen ‘hayır’ kampanyası çerçevesinde aşırı sıcağa rağmen günde 5-6 miting yaparken, milletvekillerinin birbiri ardına çeşitli skandallarla gündeme gelmesi dikkat çekiyor. Son bir hafta içerisinde CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi internete düşen uygunsuz görüntü kasetiyle, İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ise Bodrum’da birlikte görüntülendiği bir kadınla gündeme gelmişti. Katıldığı bir televizyon programında, Kılıçdaroğlu’nun neredeyse tek başına çalıştığını belirten CHP’nin eski lideri Deniz Baykal ise sık sık tatil yörelerinde denize girerken görüntüleniyor.
12.08.2010
BU KONUYLA İLGİLİ ARŞİVDEKİ HABERLER:
CHP'de ikinci 'açık telefon' skandalı
Bayram Meral'in AÇIK KALAN TELEFONU, davalık oluyor
CHP’li vekilden kumara YES mitinge NO
Bayram Meral'den ilginç açıklama
İşte CHP'li Önder Sav'ın muhtelif sözleri.
Dine ve halkın seçtiği kişilere karşı saygısız ve küstah duruşuyla bilinen Önder Sav'ın şaşıracağınız sözlerini yayınlıyoruz. Allah belasını versin inşallah.
* Laiklik o kadar karmaşık bir kavram ki ne ben tam olarak algılayabilirim ne de sayın başkanım Deniz Baykal. (Telefonunu açık unuttuğu sırada dinlenen ifadelerden.)
* Paranı Araplara kaptırma. Bakarsın orda Muhammed seni bırakmaz (Hacca gitmek isteyen bir vatandaşla konuşurken)
* Laiklik Başbakan Erdoğan'ın küçücük beynine sığmayacak kadar geniş bir kavramdır.[1]
* Gerçekten acınacak durumdalar. Demokrasinin kaynağı TBMM'de kavga edilmesi kadar budalaca bir şey olamaz. İsterseniz devlet şeklini oligarşi yapalım? Kendinize gelin.
* Dindar bir ülke gelişemez, geriler. Kişi dindar olur, devlet değil.
* AKP önce yönetmeyi öğrensin sonra hesap sorsun.
* Bizim çarşaf giymek için can atan 7.yüzyılda kalmış insanlara değil, çağdaş ve kültürlü insanlara ihtiyacımız var.
* Ananıda al git Tayyip Efendi.
* Namazını kıl ama asla devletten laikliği kaldırmasını bekleme.
* Ramazanda bütün restorantların kapalı olması Türkiye'de ki çoğu işletmecilerin ne kadar aptal olduğunu gösteriyor.
* Allah'ın verdiği canı Allah alır. Bu kadar kesmeyin şu hayvanları. (Kurban bayramında halka seslenişinde.)
* İktidar olmamız için 'Beni Allah gönderdi' mi dememiz gerekiyor? Eğer öyleyse benim adım Hz. Önder.
* Türk halkı Sigmund Freud, Albert Einstein, John Nash gibi adamlar yetiştiremediği için hala camiiye gidiyor.
* Hala beni asmayıp trafik kazasında öldü demediklerinden dolayı mutluyum.
* I. Tayyip'i çok seviyor sanırım halkımız?
* Ülkücülükmüş, kafayı yemiş bu adamlar. Kafalarında dolaşan küçücük bilgilerle ülkenin işlerine burunlarını sokuyorlar. Sizi başa getirsek ülke batar be. Gidin kurtların yanına siz. Yesin kurtlar. Yoksa ben yiyeceğim bizzat sizi. (MHP'ye gönderme yaparken.)
* Faşist sefil. Dindarlık ve yalandan bir milliyetçilikle Türkiye'yi onarabileceğini sanıyor. Daima üçüncü sırada kalacaksın Bahçeli. Sen ve mafya üyesi partililerin bu ülkeden gitse ne rahatlıyacağız. Gidin Türkmenistan'a Türkmen milliyetçiliği yapın. (Devlet Bahçeli'nin halka konuşmasından sonraki yorumu.)
* Liberalizm ayağına işgal ediliyoruz kimsenin haberi yok.
* Oy için kömür dağıtıyorlar. Allah onları kahretsin. Belasını bulsunlar. Canları cehenneme.
* Kemal Kılıçdaroğlu'yla Türkiye'yi daha iyi yerlere getirmeye çabalayacağım.
* Türkiye'nin dini yok. Türklerin var.
* Ben azmış olsam eve gider seks yaparım Sayın Başbakan. (Tayyip Erdoğan'ın kendisine azmış demesi üzerine.)
* Terör örgütünün lideri Öcalan'dan daha beteri var. Önce onu asalım sonra Öcalan'a bakarız.
* Sayın Başbakan demeyin artık şuna, Kılıçdaroğlu'nu duydunuz. Recep Bey onun adı.
Kaynak: http://tr.wikiquote.org/wiki/%C3%96nder_Sav
Önder Sav'ı hatırlayalım:
* Laiklik o kadar karmaşık bir kavram ki ne ben tam olarak algılayabilirim ne de sayın başkanım Deniz Baykal. (Telefonunu açık unuttuğu sırada dinlenen ifadelerden.)
* Paranı Araplara kaptırma. Bakarsın orda Muhammed seni bırakmaz (Hacca gitmek isteyen bir vatandaşla konuşurken)
* Laiklik Başbakan Erdoğan'ın küçücük beynine sığmayacak kadar geniş bir kavramdır.[1]
* Gerçekten acınacak durumdalar. Demokrasinin kaynağı TBMM'de kavga edilmesi kadar budalaca bir şey olamaz. İsterseniz devlet şeklini oligarşi yapalım? Kendinize gelin.
* Dindar bir ülke gelişemez, geriler. Kişi dindar olur, devlet değil.
* AKP önce yönetmeyi öğrensin sonra hesap sorsun.
* Bizim çarşaf giymek için can atan 7.yüzyılda kalmış insanlara değil, çağdaş ve kültürlü insanlara ihtiyacımız var.
* Ananıda al git Tayyip Efendi.
* Namazını kıl ama asla devletten laikliği kaldırmasını bekleme.
* Ramazanda bütün restorantların kapalı olması Türkiye'de ki çoğu işletmecilerin ne kadar aptal olduğunu gösteriyor.
* Allah'ın verdiği canı Allah alır. Bu kadar kesmeyin şu hayvanları. (Kurban bayramında halka seslenişinde.)
* İktidar olmamız için 'Beni Allah gönderdi' mi dememiz gerekiyor? Eğer öyleyse benim adım Hz. Önder.
* Türk halkı Sigmund Freud, Albert Einstein, John Nash gibi adamlar yetiştiremediği için hala camiiye gidiyor.
* Hala beni asmayıp trafik kazasında öldü demediklerinden dolayı mutluyum.
* I. Tayyip'i çok seviyor sanırım halkımız?
* Ülkücülükmüş, kafayı yemiş bu adamlar. Kafalarında dolaşan küçücük bilgilerle ülkenin işlerine burunlarını sokuyorlar. Sizi başa getirsek ülke batar be. Gidin kurtların yanına siz. Yesin kurtlar. Yoksa ben yiyeceğim bizzat sizi. (MHP'ye gönderme yaparken.)
* Faşist sefil. Dindarlık ve yalandan bir milliyetçilikle Türkiye'yi onarabileceğini sanıyor. Daima üçüncü sırada kalacaksın Bahçeli. Sen ve mafya üyesi partililerin bu ülkeden gitse ne rahatlıyacağız. Gidin Türkmenistan'a Türkmen milliyetçiliği yapın. (Devlet Bahçeli'nin halka konuşmasından sonraki yorumu.)
* Liberalizm ayağına işgal ediliyoruz kimsenin haberi yok.
* Oy için kömür dağıtıyorlar. Allah onları kahretsin. Belasını bulsunlar. Canları cehenneme.
* Kemal Kılıçdaroğlu'yla Türkiye'yi daha iyi yerlere getirmeye çabalayacağım.
* Türkiye'nin dini yok. Türklerin var.
* Ben azmış olsam eve gider seks yaparım Sayın Başbakan. (Tayyip Erdoğan'ın kendisine azmış demesi üzerine.)
* Terör örgütünün lideri Öcalan'dan daha beteri var. Önce onu asalım sonra Öcalan'a bakarız.
* Sayın Başbakan demeyin artık şuna, Kılıçdaroğlu'nu duydunuz. Recep Bey onun adı.
Kaynak: http://tr.wikiquote.org/wiki/%C3%96nder_Sav
Önder Sav'ı hatırlayalım:
Etiketler:
CHP,
Din Düşmanı,
Laiklik,
Önder Sav
Kılıçdaroğlu'nun havuzlu villası doğruymuş.
Referandum mitinglerinde "Biz havuzlu villalarda oturmayacağız." diyen Kılıçdaroğlu, zor durumda kaldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkan seçildiği günden itibaren sürekli Başbakan Erdoğan'a göndermede bulunarak 'biz havuzlu villalarda oturmayacağız, biz zenginleşmeyeceğiz' sözleri başına iş açtı. Çünkü Kılıçdaroğlu, mal beyanında yazlık ya da villa olarak söz etmediği yalnızca koomperatif hissesi dediği mülkünün, deniz kenarında müşterek havuzu bulunan yazlık bir villa olduğu ortaya çıktı.
BİR KISIM MEDYA KILIÇDAROĞLU'NUN AVUKATLIĞINA SOYUNDU
Kılçdaroğlu'nun sözleriyle çelişen bu durum medya tarafından da büyük bir endişeyle 'villa değil de yazlıkmış' şeklinde haberleştirilmeye çalışılıyor. Kılıçdaoğlu'nun söylediği o sözleri unutan medya,ş bu sözleri sorgulamak yerine villanın yazlık olduğunu pek de değerli olmadığını anlatmaya çalışıyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, pazartesi akşamı Beyaz TV'de Kılıçdaroğlu'nun 'havuzlu villası' olduğunu ima etti ve kendisine, "Açıkla, yoksa ben açıklayacağım." sözleriyle meydan okudu. İddiayı yalanlamayan Kılıçdaroğlu, evi Gökçek'e satmayı önerdi. Önceki gün söz konusu evin Balıkesir Burhaniye'de inşaat halinde bir kooperatif hissesi olduğunu söyleyen CHP Genel Başkanı, dün de Gökçek'e seslendi: "Benim kooperatif hissemi 5 kuruş kâr almadan yaptığım bütün harcamaları verirse kendisine aynen verebilirim."
KILIÇDAROĞLU: BAŞBAKAN'INKİNDEN KÜÇÜK
Önceki gün Habertürk televizyonunda canlı yayın konuğu olan Kılıçdaroğlu, söz konusu villanın Balıkesir Burhaniye'de inşaat halinde bir kooperatif hissesi olduğunu söyledi.
Fakat Başbakan'ın evinden küçük olduğunu savunarak kıyaslanmasını istedi: "O zaman Başbakan Üsküdar'daki havuzlu villasının içini de kameralarını gönderip çeksin, benimkisini de. Bir Kemal'i görsünler bir Recep Bey'i görsünler. Recep Bey olduğu daha çok ortaya çıkacak."
Söz konusu iddialar Kılıçdaroğlu'na dün de Aksaray'da soruldu. Referandum mitingleri çerçevesinde bu şehri ziyaret eden CHP lideri, kaldığı otelde gazetecilerin soruları üzerine. "Gökçek'i çok ciddiye alan bir insan değilim. Onun zaten maskesini indirdim. Şimdi tabii kendi kendisini gündeme taşımak istiyor." diye konuştu. Bu arada Kılıçdaroğlu'nun kooperatif hissesi dediği konutlar, Balıkesir'in Burhaniye ilçesine bağlı Peklitköy beldesinin İçmeler mevkiinde bulunuyor. 19 dubleks villadan oluşan İpekkum adlı yapı kooperatifinde bulunan havuzun ortak kullanıma açık olduğu öğrenildi. Kılıçdaroğlu'nun villası kooperatifin tam ortasında yer alıyor. Villa, ortak kullanıma ait olan yüzme havuzunu ve denizi direkt gören bir konumda. Müteahhitliğini 22. Dönem CHP Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler ile eski CHP Burhaniye ilçe başkanı Ergun İnce'nin üstlendiği kooperatifteki villaların değerinin, 150 ila 200 bin TL arasında olduğu bildirildi. Bu konutlarda millet vekilleri, profesörler, doktorlar ve esnafların da yer aldığı öğrenildi. İki ay içerisinde tamamlanarak sahiplerine teslim edilmesi planlanan konutların, tamamlanan iki tanesine sahipleri yerleşmiş. Ancak onlar da konuyla ilgili konuşmak istemiyor. Öte yandan Kemal Kılıçdaroğlu'nun site yöneticilerini sabah saatlerinde aradığı ve villanın kapılarını açmaları talimatı vererek, "Kim görmek istiyorsa rahat rahat gezsin, görsün." dediği ifade edildi.
Bir memur hayatı boyunca aldığı maaşlarla kaç tane daire sahibi olabilir? Evet açıklıyorum, Kılıçdaroğlu'nun 7 tane dairesi var. Bir memur, hayatı boyunca çalışsa en fazla 2 daire alabilir. Servet beyanına göre evinde 8 tablo var. Fiyatını 6 lira olarak göstermiş. Mesela Nuri Abaş'tan bir tablo var. Araştırdım, en ucuz tablonun satışı 70 bin lira. 1 Mart 1997 yılında müsteşar yardımcısıydı. 14 yaşındaki oğlu Kerem Kılıçdaroğlu'nu 61 gün boyunca sigortalı yaptı. İzmir Alsancak'ta yaşayan 10 aylık torununu sigortalı yaptırdın mı, yaptırmadın mı? Kızını nasıl Vakıfbank'ta işe aldırdın? SSK genel müdürü iken 70 kişiyi nasıl işe girdirdin? Kılıçdaroğlu'nun daha önceki soy ismi Karabulut'tu. O soy isim ile 31 kişi, annenin kızlık soy ismi olan Gündüz ile 26, eşinin kendi soy ismi ile 13 kişiyi nasıl işe aldın? Açıklamazsan ben açıklayacağım."
ARŞİVLERE BİR BAKALIM:
18.05.2010 Kılıçdaroğlu: Havuzlu villada oturmayacağım
12.08.2010 İşte Kılıçdaroğlu'nun havuzlu villası
İşte sözünden dönen Kılıçdaroğlu'nun "Havuzlu villalarda oturmayacağım." dediği görüntüler:
İŞTE KILIÇDAROĞLU'NUN HAVUZLU VİLLASI:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkan seçildiği günden itibaren sürekli Başbakan Erdoğan'a göndermede bulunarak 'biz havuzlu villalarda oturmayacağız, biz zenginleşmeyeceğiz' sözleri başına iş açtı. Çünkü Kılıçdaroğlu, mal beyanında yazlık ya da villa olarak söz etmediği yalnızca koomperatif hissesi dediği mülkünün, deniz kenarında müşterek havuzu bulunan yazlık bir villa olduğu ortaya çıktı.
BİR KISIM MEDYA KILIÇDAROĞLU'NUN AVUKATLIĞINA SOYUNDU
Kılçdaroğlu'nun sözleriyle çelişen bu durum medya tarafından da büyük bir endişeyle 'villa değil de yazlıkmış' şeklinde haberleştirilmeye çalışılıyor. Kılıçdaoğlu'nun söylediği o sözleri unutan medya,ş bu sözleri sorgulamak yerine villanın yazlık olduğunu pek de değerli olmadığını anlatmaya çalışıyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, pazartesi akşamı Beyaz TV'de Kılıçdaroğlu'nun 'havuzlu villası' olduğunu ima etti ve kendisine, "Açıkla, yoksa ben açıklayacağım." sözleriyle meydan okudu. İddiayı yalanlamayan Kılıçdaroğlu, evi Gökçek'e satmayı önerdi. Önceki gün söz konusu evin Balıkesir Burhaniye'de inşaat halinde bir kooperatif hissesi olduğunu söyleyen CHP Genel Başkanı, dün de Gökçek'e seslendi: "Benim kooperatif hissemi 5 kuruş kâr almadan yaptığım bütün harcamaları verirse kendisine aynen verebilirim."
KILIÇDAROĞLU: BAŞBAKAN'INKİNDEN KÜÇÜK
Önceki gün Habertürk televizyonunda canlı yayın konuğu olan Kılıçdaroğlu, söz konusu villanın Balıkesir Burhaniye'de inşaat halinde bir kooperatif hissesi olduğunu söyledi.
Fakat Başbakan'ın evinden küçük olduğunu savunarak kıyaslanmasını istedi: "O zaman Başbakan Üsküdar'daki havuzlu villasının içini de kameralarını gönderip çeksin, benimkisini de. Bir Kemal'i görsünler bir Recep Bey'i görsünler. Recep Bey olduğu daha çok ortaya çıkacak."
Söz konusu iddialar Kılıçdaroğlu'na dün de Aksaray'da soruldu. Referandum mitingleri çerçevesinde bu şehri ziyaret eden CHP lideri, kaldığı otelde gazetecilerin soruları üzerine. "Gökçek'i çok ciddiye alan bir insan değilim. Onun zaten maskesini indirdim. Şimdi tabii kendi kendisini gündeme taşımak istiyor." diye konuştu. Bu arada Kılıçdaroğlu'nun kooperatif hissesi dediği konutlar, Balıkesir'in Burhaniye ilçesine bağlı Peklitköy beldesinin İçmeler mevkiinde bulunuyor. 19 dubleks villadan oluşan İpekkum adlı yapı kooperatifinde bulunan havuzun ortak kullanıma açık olduğu öğrenildi. Kılıçdaroğlu'nun villası kooperatifin tam ortasında yer alıyor. Villa, ortak kullanıma ait olan yüzme havuzunu ve denizi direkt gören bir konumda. Müteahhitliğini 22. Dönem CHP Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler ile eski CHP Burhaniye ilçe başkanı Ergun İnce'nin üstlendiği kooperatifteki villaların değerinin, 150 ila 200 bin TL arasında olduğu bildirildi. Bu konutlarda millet vekilleri, profesörler, doktorlar ve esnafların da yer aldığı öğrenildi. İki ay içerisinde tamamlanarak sahiplerine teslim edilmesi planlanan konutların, tamamlanan iki tanesine sahipleri yerleşmiş. Ancak onlar da konuyla ilgili konuşmak istemiyor. Öte yandan Kemal Kılıçdaroğlu'nun site yöneticilerini sabah saatlerinde aradığı ve villanın kapılarını açmaları talimatı vererek, "Kim görmek istiyorsa rahat rahat gezsin, görsün." dediği ifade edildi.
Bir memur hayatı boyunca aldığı maaşlarla kaç tane daire sahibi olabilir? Evet açıklıyorum, Kılıçdaroğlu'nun 7 tane dairesi var. Bir memur, hayatı boyunca çalışsa en fazla 2 daire alabilir. Servet beyanına göre evinde 8 tablo var. Fiyatını 6 lira olarak göstermiş. Mesela Nuri Abaş'tan bir tablo var. Araştırdım, en ucuz tablonun satışı 70 bin lira. 1 Mart 1997 yılında müsteşar yardımcısıydı. 14 yaşındaki oğlu Kerem Kılıçdaroğlu'nu 61 gün boyunca sigortalı yaptı. İzmir Alsancak'ta yaşayan 10 aylık torununu sigortalı yaptırdın mı, yaptırmadın mı? Kızını nasıl Vakıfbank'ta işe aldırdın? SSK genel müdürü iken 70 kişiyi nasıl işe girdirdin? Kılıçdaroğlu'nun daha önceki soy ismi Karabulut'tu. O soy isim ile 31 kişi, annenin kızlık soy ismi olan Gündüz ile 26, eşinin kendi soy ismi ile 13 kişiyi nasıl işe aldın? Açıklamazsan ben açıklayacağım."
ARŞİVLERE BİR BAKALIM:
18.05.2010 Kılıçdaroğlu: Havuzlu villada oturmayacağım
12.08.2010 İşte Kılıçdaroğlu'nun havuzlu villası
İşte sözünden dönen Kılıçdaroğlu'nun "Havuzlu villalarda oturmayacağım." dediği görüntüler:
İŞTE KILIÇDAROĞLU'NUN HAVUZLU VİLLASI:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)